Yaşam tanımımızı bir spektruma dönüştürmek

Hayat: çoğu kişi için çok anlamlı ve değerli ama aslında tanımlaması oldukça zor olabilen bir şey. Hayat milyonlarca yıldır var olan bir şey olmasına ve hepimizin içinden geçmesi ve farklı seviyelerde kucaklaması gereken bir şey olmasına rağmen, gerçekte ne olduğuna dair kesin bir fikir edinmenin bu kadar zor olabilmesi oldukça garip görünüyor. .  

Örneğin, bazı filozoflar hayatın yalnızca insan doğduğunda deneyimlenen bir şey olduğuna inanırken, diğerleri hayatın anne karnında, belki gebe kalmayla veya hamileliğin belirli bir noktasında başlayan bir şey olduğuna inanır; şimdi bunu, hayatın yalnızca fiziksel ve/veya zihinsel olarak geliştikçe elde edilebilecek deneyimler yığını olduğuna inanan bir filozofla karşılaştırın.  

Aynı hikaye bilimin geniş alanına uygulanabilir. Bir biyolog, bir organizmanın "canlı" sayılabilmesi için homeostazı sürdürmesi gerektiğini veya bir organizmanın "canlı" sayılabilmesi için metabolizmasını sürdürebilmesi gerektiğini söyleyebilir. Bir mikrobiyolog "ya virüsler ya da diğer benzer organizmalar?" diye sorabilir. "Hayatı", hatta "yaşamayı" tanımlamak, başarılması kolay bir şey değildir. 

Yakın zamanda Scripps Araştırma Enstitüsü'nden (TSRI) bilim adamları açıkladı: "İlk, tamamen kararlı yarı sentetik canlı organizmayı başarıyla yarattıklarını." 

Organizma, esasen yarı insan yapımı olan DNA ipliklerini içerdiğinden "yarı sentetiktir". DNA eşlendiğinde, bir tarafı alıp kopyalamak için temelde iki sarmala ayrılır ve aynı anda yeni bir ikinci DNA dizisi oluşturur ve sonuçta yeni bir çift sarmal oluşturur. Herkes sürekli olarak geleceğe ilerlerken, bu tür "yarı sentetik" hikayeler, insanlar yapay zeka ile bedenlerinin ve zihinlerinin iç içe geçmesiyle ilgili deneyler yapmaya devam ettikçe ortaya çıkacak soruların da yolunu açıyor.